Merhaba!

Ne kadar inanamasam da, daha önce sadece haritada birkaç kere gördüğüm bir ülkede üniversiteye başlamamın üzerinden iki sene geçti. Bilgisayarın karşısında geçirdiğim ve başvurularımı düşündüğüm onca zaman beni gideceğim gerçeğine alıştırdı…

Sanırım bir macera arayışı beni tanıdığım herşeyi geride bırakıp yeni bir ülkede okumaya ikna etti. Geçen sene havaalanında oturup Nazım Hikmet ve Yüzüklerin Efendisi okurken bu macera isteğini en derinden hissettim. Kafamda ne kadar senaryo kursam da İngiltere’de ne yaşaycağım ile ilgili tek bir fikrim bile yoktu. Bildiğim tek şey yaşadığım herşeyi geride bırakacağım gerçeğiydi.

Gitmeyi düşünürken insan nereye gideceğini pek düşünmüyor. Ben de bunu pek düşünemedim. Surrey Üniversitesi hakkında tek bildiğim internet’de ve aldığım kataloglarda gördüğüm fotoğraflardı. Üniversiteye ilk geldiğimde beni daha önce yaşadığımdan bambaşka bir hayat kucakladı. Yeni ev arkadaşları, ders arkadaşları, profesörler… Herşey benim tipik anneannemlerle evlerinin önünde geçirdiğim akşam üstlerinden çok farklıydı. Eskiden arkadaşlarına ‘ne kadar büyümüş’ diyorlardı, şimdi ‘ne kadar daha büyüdü, kocaman adam oldu, kendi başına ecnevi ülkelerde yaşıyor’ diyorlarmış. Ailemi özlediğim bir gerçek, ama burada da aile diyebileceğim insanlar tanıdım. İlk haftalarda yeni ev arkadaşlarımla vakit geçirdim. Dünyanın her tarafından insanlarla vakit geçirmek, yemek yapmak, Türk kahvesi içmek ve dışarı çıkmak daha önce tatmadığım tecrübelerdi. Hong Kong’dan Almanya’ya, Amerika’dan Güney Kıbrıs’a dünyanın her tarafından farklı ve tanıdık kültürleri tattım. Yurtta kalmak bana değerli arkadaşlar kazandırdı. Geçen yıl yan yana yaşadığım insanlar ile halen daha kahveye, yemeğe çıkıyorum veya ders çalışmak için buluşuyorum. İlk sene Yurt’ta kalmak bana çok şey kattı.

Surrey Üniversite’sinden alabileceğiniz Yurt deneyiminden çok daha fazla. Üniversitenin içinde bulunduğu doğal güzellikler Akdeniz iklimine aşık olmama rağmen beni bile etkisi altına aldı. Üniversite akademik deneyim, topluluklar ve müfredat dışı dersler, departmanlardaki arkadaş canlısı ortam Surrey Üniversitesinin gerçekten ne olduğunu gösteriyor ve bu üniversite isteyebileceğim en iyi üniversite deneyimini tattırdı.

Benim için Surrey Üniversitesini en ilginç kılan özellik verdiği eğitimdi. Başvurularımı yaparken karşıma çıkan bölümlerin çok azı Bachelor of Science (BSc) ismini taşıyordu. Surrey Üniversitesi bana bu şansı vermekle beraber ayrıca staj yapma olanağı da tanıyor. Üstelik üniversite ve eğitim görevlileri bizi müfredat dışı topluluklarda aktif olmamız konusunda bizi teşvik ediyorlar. Burada aldığım eğitim akademik ve müfredat dışı faaliyetlerin dengeli bir şekilde verilmesini savunuyor ve bunlara ek olarak iş deneyimi sunuyor. Müfredat dışı faaliyetlere katılabilmek için üniversitede Çarşamba öğleden sonraları ders olmuyor. Bu zamanı ister birçok topluluğa katılmak için; ister çalışmak, uyumak veya dışarı çıkmak kullanabilirsiniz.

Buradaki hayat birkaç paragraf ile anlatılamaz ama ileri ki haftalarda yemek, Türk restoranı ve bakkalı, gece dışarı çıkmak, şehirde gidebileceğiniz yerler, kendi bölümüm, müfradet dışı faaliyetler ve Guildforddaki hayatım ile ilgili yazmaya çalışacağım. Bu benim en ilginç maceram. Gelecek hafta görüşmek üzere.